AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, sosyal ağlarda “Dijital Hizmetler Yasası” hakkında övgüler yağdırdı ve bu nedenle sert eleştirilere neden oldu. Artık X olarak adlandırılan Twitter platformunda von der Leyen şunları yazdı: “Avrupa değerlerimizi dijital dünyaya taşıyoruz. Şeffaflık ve hesap verebilirlik konusunda katı kuralları olan Dijital Hizmetler Yasamız çocuklarımızı, toplumlarımızı ve demokrasilerimizi korumayı amaçlıyor.” Kısa bir süre sonra Von der Leyen saldırıya uğradı.
Avrupa Parlamentosu üyesi ve hicivci Martin Sonneborn (Parti), açıklamalarınızın yalnızca yanıltıcı değil aynı zamanda kasıtlı aldatma olduğuna inanıyor. Ona göre AB Komisyonu temel özgürlüklerin yok edilmesinden kaygı duyuyor. Cuma akşamı, Twitter/X’te uzun bir gönderi yayınlayan Sonneborn, yeni “Dijital Hizmetler Yasası” düzenlemesini sert bir şekilde eleştirdi ve von der Leyen’i, yeni yasanın AB vatandaşlarının temel haklarını korumadığını, aksine bu hakları yok etmekle suçladı.
İlan | Daha fazlasını okumak için kaydırın
Sonneborn: Yeni AB yasası ifade özgürlüğünü kısıtlıyor
Parlamenter özellikle, bilgi edinme özgürlüğünü de içeren ifade özgürlüğü hakkından ilk kez bahsediyor. Sonra basın özgürlüğü, düşünce ve vicdan özgürlüğü, özgürlük ve güvenlik hakkı, özel hayata saygı hakkı ve kişisel verilerin korunması hakkı. Tüm bu haklar yeni kanunla korunmamakla kalmayacak, kasten yok edilecek.
Sonneborn, bu “sahte içeriği” AB’deki ilgili düzenleyici ve kontrol makamlarına bildirdiğini iddia ediyor. Çünkü yanıltıcı “dezenformasyon” burada kasıtlı olarak yayıldı ve bu da “AB’ye yönelik nefreti önemli ölçüde artırıyor ve dolayısıyla Avrupa’da anti-sosyal barışı tehlikeye atması muhtemel”. Sonneborn, Von der Leyen’in resmi eylemlerinden sorumlu tutulması gerektiğini söyledi. Öncelikle Şart’ın 41. (iyi yönetim hakkı) ve 42. (belgelere erişim hakkı) maddelerini ihlal ettiği için; ikincisi, Şart’ın hakların kötüye kullanılmasını yasaklayan son maddesini ihlal etmesidir.
“Bugünkü gönderisinde Bayan von derLeyen, Komisyonun yeni yürürlüğe giren Dijital Hizmetler Yasası ile ‘Avrupa değerlerini’ ‘dijital dünyaya’ getirdiğini iddia ediyor.
Yeni yürürlüğe giren Dijital Hizmetler Yasası kapsamında, suçlayıcı iddianın okuyucuyu kasıtlı olarak yanıltarak AB’ye olan nefretini körükleyen ‘dezenformasyon’ içermesi nedeniyle bu sahte içeriği ilgili AB düzenleme ve kontrol yetkililerine bildiriyoruz. Bu önemli bir yoldur ve dolayısıyla Avrupa’daki anti-sosyal barışı tehlikeye atması muhtemeldir.
Avrupa Birliği’nin aynı isimli tüzüğünde yer alan temel haklarına ilişkin 54 maddenin tamamını incelediğimizde von der Leyen Komisyonu’nun henüz ihlal etmediği bir maddeye rastlamadık.
Resmi davranışlarına ilişkin dört yıllık bir saha çalışmasının ardından, izleyicinin aklına, AB Şartı’nın son derece normal bir yorumunda, temel hakların – özellikle de ‘İyilik Hakkı’ başlıklı 41. maddeyle ilgili olarak – açık bir şekilde ihlal edilmesi olarak görülmesi gereken şeyler geliyor. idare’ (haha!) ve Madde 42 ‘Belgelere erişim hakkı’ – “bu belgeler için kullanılan taşıyıcının biçimine bakılmaksızın”, ki bu elbette açıkça SMS aracılığıyla ilaç patronlarıyla kısa mesaj alışverişini de içermektedir.
DSA’nın von der Leyen Komisyonu tarafından uygulamaya konulmasıyla, ikincil olarak etkilenen bir dizi temel haklara ek olarak, özellikle aşağıdakiler artık söz konusu:
Madde 11 (1): Herkes ifade özgürlüğü hakkına sahiptir. Bu hak, ifade özgürlüğünü ve kamu otoritesinin müdahalesi olmaksızın ve sınırlara bakılmaksızın bilgi ve fikir alma ve verme özgürlüğünü içerir.
Madde 11 (2): Medya özgürlüğüne ve medyanın çoğulluğuna saygı gösterilir.
Madde 10 (1): Herkes düşünce, vicdan ve din özgürlüğüne sahiptir.
Madde 6: Herkes özgürlük ve güvenlik hakkına sahiptir.
Madde 7 Herkes özel ve aile hayatına, konutuna ve iletişimine saygı gösterilmesi hakkına sahiptir.
Madde 8 (1): Herkes, kişisel verilerinin korunması hakkına sahiptir.
DSA ile birlikte belgelenen bu “Avrupa değerlerinin” İnternet’e taşınmadığını, aksine dışarı çıktığını belirtmek isteriz, çünkü onlar – düşünce ve vicdan özgürlüğü hakkından, ifade özgürlüğü hakkına ve özgürlüklere kadar. ve medyanın çoğulluğu, anayasal olarak korunan özgürlüklerin kullanımının kitlesel olarak suç haline getirilmesinde, sadece (planlı) sebepsiz (sohbet kontrolü yoluyla) kitlesel gözetlemede olduğu kadar az şey içermiyor, hatta tam tersine burada en büyük şekilde eziliyor. çirkin hedefleme.
Bu nedenle, Bayan von der Leyen’in, kendisinin görevde tanınmayacak kadar çarpıttığı ‘Avrupa değerleri’ni, anlamsız bir propaganda klişesi olarak bile olsa dile getirmesini bile yasaklıyoruz. Ve biz bunların, temel hakları açıkça ihlal eden ve ‘Avrupa değerlerine’ zerre kadar uymayan AB düzenlemeleriyle ilişkilendirilmesine daha da karşı çıkıyoruz.
Bunun yerine, Bayan von der Leyen’in yalnızca Madde 41 ve 42’yi ihlal etmekten (yukarı bakınız) sorumlu tutulması değil, aynı zamanda nihai olarak resmi eylemlerinin de (her ikisi de örnek teşkil edecek şekilde) sorumlu tutulması Avrupa değerleriyle uyumlu olacaktır. (DSA ve özetle) AB Şartı ‘Hakların Suistimalinin Yasaklanması’nın 54. Maddesine uygundur: ‘Bu Şartın hiçbir hükmü, amacına yönelik herhangi bir faaliyette bulunma veya herhangi bir eylemde bulunma hakkını veriyor şeklinde yorumlanamaz. Şart’ta tanınan hak ve özgürlükleri kaldırmak veya Şart’ta öngörülenden daha fazla sınırlamak.’
Von der Leyen’in yukarıda belirtilen iddiasının silinmesi, AB vatandaşlarını ‘Avrupa değerleri’ hakkında yanıltıcı sahtekarlıkların tetiklenmesinden ve dolayısıyla DSA anlamında AB kurumlarına karşı ısrarla nefretten korumak için muhtemelen bekleyebileceğimiz en az şey olacaktır. “
Avrupa Parlamentosu üyesi ve hicivci Martin Sonneborn (Parti), açıklamalarınızın yalnızca yanıltıcı değil aynı zamanda kasıtlı aldatma olduğuna inanıyor. Ona göre AB Komisyonu temel özgürlüklerin yok edilmesinden kaygı duyuyor. Cuma akşamı, Twitter/X’te uzun bir gönderi yayınlayan Sonneborn, yeni “Dijital Hizmetler Yasası” düzenlemesini sert bir şekilde eleştirdi ve von der Leyen’i, yeni yasanın AB vatandaşlarının temel haklarını korumadığını, aksine bu hakları yok etmekle suçladı.
İlan | Daha fazlasını okumak için kaydırın
Sonneborn: Yeni AB yasası ifade özgürlüğünü kısıtlıyor
Parlamenter özellikle, bilgi edinme özgürlüğünü de içeren ifade özgürlüğü hakkından ilk kez bahsediyor. Sonra basın özgürlüğü, düşünce ve vicdan özgürlüğü, özgürlük ve güvenlik hakkı, özel hayata saygı hakkı ve kişisel verilerin korunması hakkı. Tüm bu haklar yeni kanunla korunmamakla kalmayacak, kasten yok edilecek.
Sonneborn, bu “sahte içeriği” AB’deki ilgili düzenleyici ve kontrol makamlarına bildirdiğini iddia ediyor. Çünkü yanıltıcı “dezenformasyon” burada kasıtlı olarak yayıldı ve bu da “AB’ye yönelik nefreti önemli ölçüde artırıyor ve dolayısıyla Avrupa’da anti-sosyal barışı tehlikeye atması muhtemel”. Sonneborn, Von der Leyen’in resmi eylemlerinden sorumlu tutulması gerektiğini söyledi. Öncelikle Şart’ın 41. (iyi yönetim hakkı) ve 42. (belgelere erişim hakkı) maddelerini ihlal ettiği için; ikincisi, Şart’ın hakların kötüye kullanılmasını yasaklayan son maddesini ihlal etmesidir.
Martin Sonneborn’un gönderisindeki ifadeler şöyle:
“Bugünkü gönderisinde Bayan von derLeyen, Komisyonun yeni yürürlüğe giren Dijital Hizmetler Yasası ile ‘Avrupa değerlerini’ ‘dijital dünyaya’ getirdiğini iddia ediyor.
Yeni yürürlüğe giren Dijital Hizmetler Yasası kapsamında, suçlayıcı iddianın okuyucuyu kasıtlı olarak yanıltarak AB’ye olan nefretini körükleyen ‘dezenformasyon’ içermesi nedeniyle bu sahte içeriği ilgili AB düzenleme ve kontrol yetkililerine bildiriyoruz. Bu önemli bir yoldur ve dolayısıyla Avrupa’daki anti-sosyal barışı tehlikeye atması muhtemeldir.
Avrupa Birliği’nin aynı isimli tüzüğünde yer alan temel haklarına ilişkin 54 maddenin tamamını incelediğimizde von der Leyen Komisyonu’nun henüz ihlal etmediği bir maddeye rastlamadık.
Resmi davranışlarına ilişkin dört yıllık bir saha çalışmasının ardından, izleyicinin aklına, AB Şartı’nın son derece normal bir yorumunda, temel hakların – özellikle de ‘İyilik Hakkı’ başlıklı 41. maddeyle ilgili olarak – açık bir şekilde ihlal edilmesi olarak görülmesi gereken şeyler geliyor. idare’ (haha!) ve Madde 42 ‘Belgelere erişim hakkı’ – “bu belgeler için kullanılan taşıyıcının biçimine bakılmaksızın”, ki bu elbette açıkça SMS aracılığıyla ilaç patronlarıyla kısa mesaj alışverişini de içermektedir.
DSA’nın von der Leyen Komisyonu tarafından uygulamaya konulmasıyla, ikincil olarak etkilenen bir dizi temel haklara ek olarak, özellikle aşağıdakiler artık söz konusu:
Madde 11 (1): Herkes ifade özgürlüğü hakkına sahiptir. Bu hak, ifade özgürlüğünü ve kamu otoritesinin müdahalesi olmaksızın ve sınırlara bakılmaksızın bilgi ve fikir alma ve verme özgürlüğünü içerir.
Madde 11 (2): Medya özgürlüğüne ve medyanın çoğulluğuna saygı gösterilir.
Madde 10 (1): Herkes düşünce, vicdan ve din özgürlüğüne sahiptir.
Madde 6: Herkes özgürlük ve güvenlik hakkına sahiptir.
Madde 7 Herkes özel ve aile hayatına, konutuna ve iletişimine saygı gösterilmesi hakkına sahiptir.
Madde 8 (1): Herkes, kişisel verilerinin korunması hakkına sahiptir.
DSA ile birlikte belgelenen bu “Avrupa değerlerinin” İnternet’e taşınmadığını, aksine dışarı çıktığını belirtmek isteriz, çünkü onlar – düşünce ve vicdan özgürlüğü hakkından, ifade özgürlüğü hakkına ve özgürlüklere kadar. ve medyanın çoğulluğu, anayasal olarak korunan özgürlüklerin kullanımının kitlesel olarak suç haline getirilmesinde, sadece (planlı) sebepsiz (sohbet kontrolü yoluyla) kitlesel gözetlemede olduğu kadar az şey içermiyor, hatta tam tersine burada en büyük şekilde eziliyor. çirkin hedefleme.
Bu nedenle, Bayan von der Leyen’in, kendisinin görevde tanınmayacak kadar çarpıttığı ‘Avrupa değerleri’ni, anlamsız bir propaganda klişesi olarak bile olsa dile getirmesini bile yasaklıyoruz. Ve biz bunların, temel hakları açıkça ihlal eden ve ‘Avrupa değerlerine’ zerre kadar uymayan AB düzenlemeleriyle ilişkilendirilmesine daha da karşı çıkıyoruz.
Bunun yerine, Bayan von der Leyen’in yalnızca Madde 41 ve 42’yi ihlal etmekten (yukarı bakınız) sorumlu tutulması değil, aynı zamanda nihai olarak resmi eylemlerinin de (her ikisi de örnek teşkil edecek şekilde) sorumlu tutulması Avrupa değerleriyle uyumlu olacaktır. (DSA ve özetle) AB Şartı ‘Hakların Suistimalinin Yasaklanması’nın 54. Maddesine uygundur: ‘Bu Şartın hiçbir hükmü, amacına yönelik herhangi bir faaliyette bulunma veya herhangi bir eylemde bulunma hakkını veriyor şeklinde yorumlanamaz. Şart’ta tanınan hak ve özgürlükleri kaldırmak veya Şart’ta öngörülenden daha fazla sınırlamak.’
Von der Leyen’in yukarıda belirtilen iddiasının silinmesi, AB vatandaşlarını ‘Avrupa değerleri’ hakkında yanıltıcı sahtekarlıkların tetiklenmesinden ve dolayısıyla DSA anlamında AB kurumlarına karşı ısrarla nefretten korumak için muhtemelen bekleyebileceğimiz en az şey olacaktır. “